Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hukuk Devleti Nedir?

Resim
    Anayasa hukuku genel kuramı, ancak hukuk devleti kavramının mekanizma ve içerik olarak açıklanmasıyla anlaşılabilir. Öncelikle, tarihçesini hatırlamakta fayda var. Bununla birlikte, hemen belirtelim ki, anayasacılık hareketleri ve hukuk devletinin gelişimi arasında tümden bir örtüşme bulunmamaktadır.           Tarihçesi     Hukuk devleti öğretisi Almanya'da geliştirilmiştir. Bu katkı iki aşamada gerçekleştirildi. Birinci aşamanın başlangıcı, Prusya Devleti çerçevesinde 19. yüzyıl başlarına rastlar. İkinci dönem ise, 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında hukuki pozitivizm yoluyla yapılan katkıyı ifade eder.     İlk dönemde anayasanın monarşik özelliği hukuk devletinin sınırlarını çizecektir. Buna karşılık ikinci evrede hukuk devleti, parlamentonun hakimiyetine karşı savaş makinesi olarak nitelendirilecektir. Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen'in saf hukuk kuramı ile Alman hukuk devleti anlayışı tamamlanma evresine ulaş...

Anayasaların Ortaya Çıkışı

Resim
Anayasacılık Hareketleri     Anayasacılık, devrimci yazılı anayasalarla doğmuştur. En önemli kuralları yazılı olarak saptamak, yöneticilerin yükümlülüklerini ve yurttaşların haklarını belirlemek söz konusudur. Çağdaş anayasacılık ise, yasaların anayasaya uygunluk denetimi ile ortaya çıkmıştır.     Yazılı bir Anayasayı yürürlüğe koyan ilk Avrupa devleti, İsveç'tir; yıl 1720. Buna karşılık, yaygın görüşe göre, ilk anayasalar, 1787'de ABD'de, 1791'de Polonya ve Fransa'da hazırlandı. Bu kalkış noktasına iki kayıt düşmek gerekiyor. İlk kayıt Fikrî temeller, 1780'lerden önce atıldı. J. Locke'un "Hükumet Üzerine İkinci İnceleme"1960 ve Montesquieu'nün "Kanunların Ruhu Üzerine"1748 adlı yapıtları, doğrudan kaynaklardır. İkinci kayıt şudur: Büyük Britanya'da anayasacılık, kısmen de olsa, önceki yüzyıllarda başladı. Büyük Britanya'da maddi anlamda anayasanın mevcut olduğu varsayılırsa; ABD, Fransa ve Polonya, bunu şekli yönüyl...

Seçim, Fırsat Maliyeti ve Parasal Maliyet

    Tüm isteklerimizi karşılamadaki güçlük, bizi sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimiz konusunda seçim yapmaya zorlamaktadır. Kıt kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda akılcı seçimlerin yapılması ekonominin temel konusunu oluşturmaktadır. Akılcı (rasyonel) seçimlerin yapılabilmesi için, dikkate alınan her bir seçenek ya da alternatife ilişkin fayda ve maliyetlerin karşılaştırılması gerekir. Belirli bir karar ya da seçimin sağladığı fayda, bu seçime ilişkin maliyeti aşıyorsa, refah düzeyimiz yükselecektir ve bu seçim rasyonel bir seçimdir.     Ekonominin bize öğrettiği temel derslerden biri, yaptığımız tüm seçimlerin bir maliyet içermesidir, yani bedavacılık söz konusu değildir. Beğendiğimiz bir şeyi elde etmek istediğimizde ya da bir şey yapmak istediğimizde, alternatif başka bir şeye sahip olmaktan ya da başka bir şeyi yapmaktan vazgeçmemiz gerekir. Belirli bir tercih ya da davranış için vazgeçmek zorunda kaldığımız en değerli alterna...

Kıtlık ve Tercih

Resim
Üretim faktörleri nelerdir? Mevcut kaynakların isteklerimizi karşılayamaması sonucu var olan kıtlık ekonomi biliminin ortaya çıkış nedenidir. Çünkü ekonomi bilimi, kaynakların kıt olması nedeniyle insanların yaptıkları tercih ve bu tercihler sonucunda insanlar arasındaki ekonomik etkileşimleri inceler.          Kaynaklar; mal ve hizmet üretiminde kullanılan doğa ya da insanlar tarafından sağlanan tüm araçlardır.  Doğa tarafından sağlanan kaynaklar;   su, petrol, mineraller, vahşi yaşam, orman  vb. binlerce varlığı içerir. Tüm bu doğal kaynakları ifade etmek için  "toprak"  terimi kullanılır. Toprak ne kadar çok olursa olsun sınırları vardır. Bu sınırlılık yüzünden kullanımı için alternatifleri arasında tercih yapılmasını zorunlu kılar. Örneğin, bir arazi parçasının farklı amaçlar için kullanılabileceğini düşünebiliriz. Şöyleki; üzerine ev inşa edilebilir, alışveriş merkezi ya da benzin istasyonu inşa edilebilir, otel, öğrenci y...